Hayat koşturmacası içinde dikkat etmediğimiz birçok küçük ve önemli noktalara dikkat çeken yazar, farkındalık oluşturmayı gayet güzel sağlamış. Modern çalışma düzeninin insan ruhunu emip insanları posaya çevirmektedir.

Örneğin, “kırlarda bir kelebek” adlı ilk bölümde üst düzey yönetici olarak çalışan ve kendini işine adayan, evine yeterince vakit ayıramayan modern köleliği yaşayan bir iş adamını anlatılıyor.

Maddi imkanların çokluğunun hayatı doğru yaşamayla doğru orantılı olduğunu düşünme eğiliminde olduğumuz belirtiliyor. Şimdiki zamanın yeni yoksulluk döneminin “zaman” olduğu belirtiliyor. Şimdilerde insanlar daha çok para kazanıyor, daha lüks arabalara biniyor; ama işte geçirilen uzun saatlerle de ailenin mutluluğundan çalınıyor.

“Esra ağlıyor!” adlı ikinci bölümde de diğerlerini duymaya ne kadar da az vakit ayırır olduk. Sohbet için hiç vaktimiz yok. Hayat için umarsız bir koşturmaca, ilişkilere menfaat eksenli bir bakış, ruhlarımızı var olmanın ızdırabından sıyıran uçarı bir neşe, içtiğimiz suyu, solduğumuz havayı kirletip duruyor. Değerlerimiz yozlaşıyor, zamanla her şeyi unutuyoruz. Kandillerde birilerini aramak yerine mesaj gönderiyoruz.

Yalnızım diye üzülmüyorum.. Çünkü biliyorum yalnız insanın



ihanet edenide olmaz ....