|
18.09.16 | #1 |
Yazımı Kışa Çevirdin Türküsünün Hikayesi
Yazımı Kışa Çevirdin Türküsünün HikayesiYazımı kışa çevirdin Karlar yağdı başa Leyla’m Viran oldu evim yurdum Ne söylesem boşa Leyla’m Her an gözümde perdesin Nere baksam sen ordasın Mevlam ayrılık vermesin Göğde uçan kuşa Leyla’m Yardan ayrı kalmak ölüm Söyle ne olacak halim Böyle kader böyle zulüm Gelir ''Garip'' başa Leyla’m Neşet Ertaş gençlik yıllarında çevresi olan bir beyefendi ile tanışıyor ve türkü söylüyor. Bu bey çok beğeniyor Neşet Ertaş'ın sesini, Neşet Ertaş'ı bir radyo kanalına çıkarıyor. Neşat Ertaş türküsünü okuyor ve çok beğeniliyor. Beyefendi diyor ki "sana burada bir iş ayarlayalım, burada sahneye çık, paranı kazan, burada yaşa, bizimle beraber müzik yap". Neşet Ertaş kabul ediyor. Bu beyefendi Cebeci'de Ahu gazinosunda bir iş ayarlıyor. Bir süre çaldıktan sonra radyoda da eserlerini okuyor ve yavaş yavaş tanınmaya başlanıyor. Bir süre sonra gazinoda Leyla diye bir kızla tanışıyor, aşık oluyor. Babasına haber gönderiyor. "Baba ben evleneceğim." diye. Babası Muharrem Ertaş, Ankara'ya Neşet Ertaş'ın yanına geliyor. Han'ın önünde müzik mağazasının önünde sohbet ederken Leyla içeri giriyor. Babasının elini öpüyor. Muharrem Ertaş dışarı çıkıyor ve Neşet Ertaş'a diyor ki: "Bu kız bizim dengimiz değil, ben bu kızı kabul etmiyorum." Neşet Ertaş ne kadar baba sevgisi yaşasa da gönlüne engel olamıyor ve Leyla ile evleniyor ve üç çocukları oluyor. Bir süre sonra anlaşamıyorlar ve ne yazık ki ayrılıyorlar. Ayrıldıktan sonra adeta efkar yaşayan Neşet Ertaş üç beste yapıyor: Cahildim, dünyanın rengine kandım (Babasına) Tatlı dillim güler yüzlüm neredesin sen (Leyla'ya) Yazımı kışa çevirdin Leyla'm (Leyla'ya). .... Radyoda adı duyulmaya başlayan Neşet Ertaş evlendikten sonra ününü kaybediyor ve bu besteler ile tekrar çıkış yapıyor. Ama çıkış yapmasını pek fazla önemsemiyor. Bir gün gazinoda çalarken, bağlamada sol eli tele basmıyor. Hemen hastaneye kaldırılıyor. Sol tarafı felç geçirmiş. Almanya'ya akrabalarının yanına tedavi olmaya gidiyor. Tedavi olurken müzikten soğuyor ve bir daha müzik yapmamak istiyor, "yapmayacağım" diyor. "Bir gün memleketimin radyosunu açtım (TRT) Bir baktım bir bayan sesi. Rahmetli Neşet Ertaş'tan Tatlı dillim güzel yüzlüm neredesin sen. O an benim memleketimin kanalı hata yapıyorsa vardır bunda bir iş. Ben Ankara'ya gideyim." diyor. Türkiye'ye, İstanbul'a dönüyor. Kalan Müzik firması aracılığı ile sahneye çıkıyor. Üzerine bir beden büyük ceket giymiş. Bağlamayı eline almış. Her yerde "Neşet Ertaş ölmedi" diye slogan var. Çıkıyor sahneye karşısında binler var. Bir parça okuyor, binler karşısında; hafiften terliyor ve diyor ki -"Yüksek müsaadeniz ile biraz terledim de, ceketimi çıkartabilir miyim?" Böyle güzel bir aşık, böyle iyi bir insan, sanatçı gibi sanatçı ne dünya'ya ne de ülkemize bir daha zor gelir. Lakabı "Garip" olan bu güzel adam, gerçekten de adam kelimesini hak ediyor. Alıntıdır.. |
|
|
|