Sohbet Forum - Türkçe Forumlar ve Eğlence Forum Siteleri

SB Yönetim İletişim Sohbet Radyo Anasayfa

Geri git   Sohbet Forum - Türkçe Forumlar ve Eğlence Forum Siteleri > > > >

Rastgele Günün Sözü:
Sohbet SB Mobil Uygulama



Kullanıcı Etiket Listesi


 
 
Seçenekler Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 22.05.16   #1
Kullanıcı Profili
Daphne
Laz Kizi
 Daphne - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Standart Zikir Allah'a Yaklaştırır

Zikir Allah'a Yaklaştırır


Zikir anmak, hatırlamak, unutmamak ve yad etmek gibi manalar taşır. Ancak, ondaki gizli mana sevmek, yüceltmek ve özlemektir. Zikrin aslı, gönülden masivayı yani Allahu Tealâ dışındaki her şeyi çıkarıp O’nu sevmektir.

En büyük ibadetlerden biri de namazdır. Ondaki tek hedef de bütün azalarla Allah’ı zikretmektir. “Beni zikretmek için namaz kıl” (Tâhâ.S.A.14.) ayeti, namazdaki asıl hedefin rukû ve secde değil, bütün bunları yaparken Yüce Mevlâ’yı zikretmek, dil ve hal ile O’nu yüceltmek olduğunu ifade ediyor.

Bir de şu ayeti düşünelim: “Namaz kıl. Muhakkak ki namaz, insanı kötülüklerden ve hoş olmayan hal-lerden alıkoyar. Hiç şüphesiz Allah’ın zikri en bü-yüktür.” (Ankebut.S.A.45.) Kulun Yüce Allah’ı zik-retmesi her şeyden büyüktür.

Yaptığı zikre karşılık ol-arak Yüce Allah’ın kulunu zikretmesi ise hiçbir şey-le ölçülemeyecek kadar büyük bir saadettir. Allahu Tealâ’nın “Siz beni zikredin, ben de sizi zikredeyim” (Bakara.S.A.152.) müjdesi her çeşit zik-ri içine alır. Allahu Teala’yı zikretmek için bu müjde yeter.

RASULULLAH A.S. EFENDİMİZ ZİKRİN YERİNİ VE DEĞERİNİ ŞÖYLE İFADE EDER:

“Size amellerinizin en hayırlısını, Rabbimiz katında en temiz olanını, derecenizi en çok yükseltenini; altın ve gümüş infak etmekten, düşmanla karşılaşıp onları öldürmenizden veya şehit düşmenizden daha hayırlı olanını haber vereyim mi: Allahu Tealâ’yı zikretmek.” (Tirmizî, İbn-i Mace, Ahmed, Hakim)

Bir defasında yine Rasulullah A.S. Efendimiz’e, “Hangi cihad, hangi namaz, hangi oruç, hangi zekât, hangi sadaka, hangi hac daha faziletlidir?” diye so-rulduğunda, hepsi için şu cevabı vermiştir:

“Bunlar-dan hangisinde Allahu Tealâ daha fazla zikredili-yorsa, o en faziletlisidir.” (Ahmed, İbn-i Mübarek, Tebaranî)

Bir ibadetin maddi şartlarda yapılması onun hede-finin zikir olmasını değiştirmez.

Bilakis zikri çeşit-lendirip hayatın her alanına yayar ve manasını derinleştirir. Kurban keserken yapılan zikrin manası ve tadı ile, oruç tutarken yapılan zikrin tadı ve ma-nası aynı değildir. İkisi de bir zikir sebebidir.

İkisi de kalbi Allah’a bağlama yoludur. Diğer ibadetleri de böyle düşünmeliyiz. Şu hadis-i şerif konumuzu anlamak için yeterlidir:

“Kâbe’yi tavaf etmek, Safa ile Merve arasında koşmak, şeytan taşlamak ancak Allah’ı zikretmek için emredildi.” (Ebu Davud, Tirmizî)

Eğer, “Hangi zikir daha faziletlidir?” diye bir so-ru sorulursa cevap aynıdır: Kalbin en fazla uyanık olduğu ve ihlâsla Yüce Rabbini yücelttiği zikir en faziletli olandır.

Müminler her yaptıkları amelin başında, içinde ve sonunda kalplerini kontrol etmeli. O amelle kalbinin ne derece uyandığına ve Yüce Allah’a ne kadar bağ-landığına bakmalıdır.

KURTULUŞ SEBEBİ

Şunu belirtelim ki, Allahu Tealâ’yı bir şekilde zik-retmek farzdır. Bu zikrin bir sayısı ve sınırı yok-tur. Müminlere verilen ilâhi emir şudur:

“Allah’ı çokça zikredin ki, kurtuluşa eresiniz.” (Enfal/45)

“Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin. O’nu sa-bah akşam tesbih edin.” (Ahzap.S.A.41-42.)

“Allah’ı çokça zikreden erkekler ve kadınlar var ya, Allah onlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzap.S.A.35.)

Allahu Tealâ’yı seven gafil olmaz. Gafil de, Alla-h’ın dostu olamaz. Zikir gaflet halinden kurtuluştur.

Kalbi diri tutma çabasıdır. Bu ibadetin önemini vur-gulamak için bütün arifler, bu dersi geçemeyen kimsenin velilik makamına eremeyeceğini belirt-mişlerdir.

Zikir, hak yolcusunun en birinci amelidir. Tasav-vuf terbiyesinin ana hedefi kalbi uyandırmak ve Yüce Allah’a bağlamaktır. Bütün mesele kalbin u-yanmasıdır.

Kalbi uyanmayan kimse, bir türlü tak-lidî imandan kurtulamaz. Bu haliyle kalp, ibade-tin gerçek tadını alamaz. İlâhi emirlerdeki hikmeti ve inceliği anlayamaz.

Allahu Tealâ, dostlarının halini anlatırken onların zikre nasıl aşık olduklarını şöyle haber verir:

“Onlar öyle er kişilerdir ki, herhangi bir ticaret ve alışveriş işi onları Allah’ı zikretmekten, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar, yüreklerin ve gözlerin dehşetten ters döneceği ahiret gününden korkarlar.” (Nur.S.A.37.)

“Onlar, ayakta otururken ve yanları üzeri yatarken devamlı Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler.” (Âl-i İmran.S.A.161.)

Büyük müfessir Fahrüddin Razî, bu ayetin tefsirinde Allahu Tealâ’ya gerçek kulluğun ve dostluğun ancak bütün vücut azalarıyla Allah’a yönelmekle mümkün olduğunu belirtmiştir. (Tefsir-i Kebir)

Arifler, Fahreddin Razî’nin anlattığı bu hale “zikr-i sultanî” derler ve onu şöyle tarif ederler:

“Zikr-i sultanî, zikrin vücuda yayılıp bütün duygu ve düşünceyi tesiri altına almasıdır. Bu durumdaki kimse öyle hassaslaşır ki, bütün eşyanın zikrini hissedecek hale gelir. Her gördüğü varlıkla birlikte bir çeşit zikre geçer.”

BÜYÜK VELİ İMAM-I RABBANÎ K.S. BU KONUDA ŞU MÜHİM UYARIYI YAPIYOR:

“Kalbin Allah’tan gayri her şeyi unutacak derecede zikir içinde kaybolması ve bu halin Allah’a yakınlık sebebi olması için Ehl-i Sünnet inancına bağlı olmak şarttır. Ayrıca hak mezheplerden birisinin hükümleriyle amel etmek gereklidir.

Bu, peşine dü-şülecek en büyük hedeftir. Cenab-ı Hak ile huzur ve sükûna ulaşıp tertemiz olan kalp sahipleri, eşyaya baktıklarında devamlı Yaradan’ı hatırlarlar.

Kalpleri eşyaya takılıp kalmaz. Buna, kalbin Allah’ın sevgisi ve zikri içinde kaybolması denir. Velilikte ilk basa-mak budur ve diğer velâyet makamları bu halin üze-rine gelişir.” (Mektubat)

ZİKİRDE İLK NOKTA

Başlanmayan hiçbir işten sonuç alınamaz. Zikirde ilk nokta, onun gereğine inanmaktır. Zikir fazilet değil, farz olarak görülmelidir. Sonra birinci adımı atmak gerekir. Taklitle de olsa zikre başlamalıdır. Kalbin uyanması için ona yönelmek şarttır. Zikirde devamlılık esastır.

Vücudun zikre alışması, ısınması ve onu nefes alış verişi gibi tabii hale getirmesi için, devam edilmesi gerekir. Arifler işin çözümünü zikre başlamakta ve devam etmekte görmüşlerdir.

Allah’ın zikrini kalplerine nakşedenlere ne mutlu! (Se-merkand. Varlıkların Ortak Dili Zikir Dr. Dilaver Selvi.

RABBİMİZİ NASIL ZİKREDEBİLİRİZ?

Allahu Tealâ'yı zikretmenin farz olduğunu biliyoruz.

Kur’an ve Sünnet’te zikir emredilmiş, ancak farz olan zikrin şekil, miktar ve zamanı belirtilmemiştir.

Bununla birlikte her müminden Allahu Tealâ’yı çokça zikretmesi istenmiştir. Acaba ne zaman, ne şekilde ne kadar zikir yaparsak bu farzı yerine getirmiş oluruz?

Bizden istenen zikir, tıpkı namaz, oruç, hac gibi müstakil bir ameldir. Elbette namaz ve Kur’an okumak başta olmak üzere bütün ibadetler bir çeşit zikirdir. Ancak, Yüce Rabbimiz bunlardan ayrı olarak kendisini zikretmemizi de emretmektedir.

Bu durumu şu ayetlerden anlayabiliriz:

“Namazı bitirince, ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken Allah’ı zikredin.” (Nisa.S.A.103.)

“Hac ibadetlerinizi bitirdiğinizde Allah’ı zikredin.” (Bakara.S.A.200.)

“Düşmanla karşılaştığınız vakit sabredin ve Allah'ı çokça zikredin ki kurtuluşa eresiniz.” (Enfal.S.A.45.)

Önce şunu belirtelim ki Allahu Tealâ’yı zikretme-nin pek çok sebebi ve şekilleri vardır. Bütün kainat ve içinde meydana gelen olaylar, Kur’an’da düşünen ve ibret alanlar için bir zikir sebebi olarak gös-terilmiştir.

Ayet-i kerimede, bunca varlığın ve olay-ların içinde olup, onların iç yüzünü biraz düşünen gerçek akıl sahiplerinin, yürürken, otururken ve yanlan üzerinde uzanıp yatarken devamlı Yüce Alla-h’ı zikrettikleri belirtilmiştir. (Âl-i İmran.S.A.190-191)

Görülüyor ki zikirde birinci ve en önemli adım kalbin uyanmasıdır. Allahu Tealâ’yı çokça zikretmek isteyenlere Rasulullah A.S. Efendimiz en güzel örnek gösterilmiştir (Ahzap.S.A.21.).

O bütün vakitlerini bir çeşit zikir içinde geçiriyordu.

Bir insan hayatının bütünüyle nasıl zikre çevrileceğini Efendimiz A.S. ve O’na tabi olanlar bizzat ispat etmişlerdir.

Bu konuda örnek ve tecrübe çoktur. Zikirden geri kalmanın gafletten başka sebebi yoktur.



İşlemler


Daphne isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alıntı ile Cevapla
 


Yetkileriniz
Sizin Yeni Konu Acma Yetkiniz var yok
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Şu Anki Saat: 21:53

SohbetForum.ORG, en iyi Google Chrome ile dolaşılır.



SohbetForum.ORG Forum Yasal Uyarı
Powered by vBulletin® Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
bir SohbetBurada markasidir. Sohbet Designed by core
Search Engine Optimisation provided by DragonByte SEO v2.0.37 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.
Kuruluş: SohbetForum.ORG © 2010-2030
mobil sohbet sohbet mobil sohbet sohbet

İçerik sağlayıcı paylaşım sitelerinden biri olan SohbetForum.ORG Forum, Haber ve Güncel Paylaşım Platformu Adresimizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. SohbetForum.ORG sitesindeki konular yada mesajlar hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler için iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde SohbetForum.ORG yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacaktır.