|
08.12.18 | #1 |
Bir Ben Sığamadım Bu Kente
Bir Ben Sığamadım Bu KenteGeceler en çok bizi, birde sahipsiz kimseleri alır koynuna Gece kadar yalnız, gece kadar sahipsiz… Biz ezgilerimizi hebaya okumayız Sesimiz kulağa hoş gelmese de Bir dağda yankı bulur elbet Derinliği varsa avazımızın Kuşlar bile eşlik edecektir mutlak… Biz gecenin koynundayız, gece örtüyor üstümüzü yıldızlar altında söyleriz yarım kalan marşlarımızı mavzerlerimiz elimizden alınmış he gülüm; artık sözümüz geçmez soysuza şehir çoktan yutmuş sahipsiz yürekleri ve sen; iki gözüm, firari gecem senin koynunda yitip gitmek sırtımızdan vurulmak hep payımıza düşer cesedimize kardeşimiz tükür ve kılınmaz namazımız be mırad’a çıkar adımız… Namlular; gece nasılda parlar bir canın üzerine doğrulunca yırtar geceyi, kurşun sesleri ve sığındığımız gecenin koynunda vuruluruz "Meryem" susturur da söyletmez aşkın sırrını alanlar koca adamlarla dolu ve ‘Allah’ için karar verirler kim inanır ki, bir kere ölü doğmuşuz… Siyah’a nakış işleriz, karanlığa ezgi herede kalmıştı dünden kalanlar tadı yok artık hiçbir şeyin eksiklerimizle sığamıyoruz bu şehre dağlarda bıraktık bir yanımızı hani Cebrail kardeş, hani mamoste hani ubeydullah, hani baran Mir hasan namaz üzerindeyken vuruldu ismi yasak ülkemde vuruldu ciwanlar kimisi Bosna’da kimisi çeçenya’da kimisi El-Halil’de, kimisi Batman’da… bir Diyarbakir ağlar, bir de Van anam teselli verir "dayan oğul, dayan…" Vel hâsıl bir bir kaybettik azizleri… Kaybettik emanet bırakılan her şeyi koptuk farkına varmadan tutunduğumuz yerden kahredip başımızı önümüze eğiyoruz şimdi… ne büyük bir yenilgi, ne büyük bir kayıp talandır bu, yokluktur… Buralara ait olamadık bir türlü yabancıdır gördüğümüz ne varsa beş vakit yükselen seda saf saf durulan makam ardında dağılıp giden yığınlar ve biz çekiliriz kabuğumuza içimizden biri gazeteleri okur bir diğeri ezgi söyler gözlerim dolar susarım dişlerim birbirine kenetli ve sessiz sessiz ağlarım nerede kaldı o düğün gibi şen gecelerimiz koynumuzda bir gelin gibi sarıldığımız ve hiç ayırmadığımız mavzerlerimiz… Saltanat esir almış hepimizi tükürdüğümüz yere mağrurca oturuyoruz utanmadan, sıkılmadan… yenildik, yenildik ama kendimize zaman sırtımızda ağırlaşan ağır vebal boynumuz kıldan ince değil artık Yezid’in saraylarından farksız evlerimiz haram hep aynı haramdı da biz helal eyledik nefsimize Anne sütü gibi ak anne sütü gibi helal ve pak… helal olsaydı ipil ipil akmazdı burnumuzdan. Nereden bilebilirdik bu ayrılık kapımızı bir gün çalacak nereden geldiği bilinmeyen baş belası bu yokluk, rövanşı olmayan bir yenilginin mağduruyuz, damarlarımızda dolaşır amansız sevda birer birer infilak olur düşlerimiz ve yüzümüze bakmaz kardeşlerimiz küller sarsa da her yanımızı, yüreğimiz kordur ateşi derinlerde yanar… Biz bahar da vuruluruz hep, kavgamızın galibi olmayız hiçbir zaman acılarımızla defnedilince toprağa birkaç vefalı dost örter üstümüzü ve bir de dua ederler, fatiha okunur adetten… kefenimizin rengi bile farklıdır neden beyaza sarılmıyoruz neden hep garipler mezarlığına yada kimsesizler kabristanına gömülürüz? ahh! Uzağımdaki sevdam; her halimle sarıldığım yakınım avucumda ki ateş, yüreğimde ki telaş lal olur da dilim, korkarım o vakit eksik kalır "bütün" olan sevdamız işte o an gözlerden dökülür inci mercan ve vurulur zeyd, öksüz kalır karıncalar… Aydın ALTAY Sustum.... Gidişine Sustum! Sevgime,kalbime,kendime bile Sustum, Yaşadıkların arasında hani Sondum, Yalanlarına da karşılık vermedim Sustum.... |
|
Tag Ekle |
bir, biz, gece, gibi, kimisi |
|
|