Sohbet Forum - Türkçe Forumlar ve Eğlence Forum Siteleri

Sohbet Forum - Türkçe Forumlar ve Eğlence Forum Siteleri (http://www.sohbetforum.org/)
-   İslamiyet (http://www.sohbetforum.org/islamiyet/)
-   -   cuma hutbesi (http://www.sohbetforum.org/islamiyet/16801-cuma-hutbesi.html)

şerif 28.08.20 08:14

cuma hutbesi
 
ALLAH’IN DİNİNİ YÜCELTME GAYRETİ Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Hoşunuza gidecek bir şey daha var: Allah’ın yardımı ve yakın bir fetih! Haydi, müminleri müjdele.”1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Kim, Allah’ın sözü yücelip hâkim olsun diye savaşırsa o, Allah yolundadır.”2 Aziz Müminler! Ağustos ayı, Anadolu’nun kapılarını barışa ve adalete açan şanlı milletimizin, hakkı hâkim kılma yolunda kazandığı nice zafere şahittir. İmanımız ve istiklâlimiz, vatanımız ve istikbâlimiz için nice zor zamanları göğüsledik. Sabrettik, canla başla mücadele ettik ama hiçbir zaman yılmadık, yıkılmadık, ümitsizliğe kapılmadık. Allah’a güvendik ve O’nun yardımıyla Malazgirt’ten Mohaç’a, Sakarya’dan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ne kadar şan ve şerefle dolu nice sayfayı tarihimize ekledik. Kıymetli Müslümanlar! Vatan, Cenâb-ı Hakk’ın insana bahşettiği en değerli nimetlerden biridir. Çünkü vatan, güvendir, huzurdur, umuttur, namustur. Bu aziz vatan, Allah’a verdiği ahdi tutup canından vazgeçen şehitlerimizin, cepheden cepheye koşan gazilerimizin mukaddes emanetidir. İstiklal Marşımız, bu gerçeği şöyle anlatır: Bastığın yerleri “Toprak!” diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.
O halde, her akşam bağrında güvenle uyuduğumuz, her sabah seherinde özgürlüğe uyandığımız bu cennet vatanın kıymetini bilelim. Vatan sevgimizden aldığımız güçle, gece gündüz demeden milletimizin iyiliği, mutluluğu, refahı için çalışalım. Birliğimizi, dirliğimizi ve kardeşliğimizi her türlü menfaatin üstünde tutarak koruyalım. Vatanımızın her karış toprağını ve milletimizin her bir ferdini korumanın boynumuzun borcu olduğunu unutmayalım. Değerli Müminler! Geçen hafta yeni bir hicri yıla girdik. Yarın ise 10 Muharrem Âşûrâ gününü idrak edeceğiz. Peygamber Efendimiz, “Âşûrâ günü tutulan orucun, bir önceki yılın günahlarına kefaret olmasını Allah’tan ümit ediyorum.”3 buyurmuştur. Muharrem’in dokuzuncu veya on birinci gününü de Âşûrâ gününe ekleyerek iki gün oruç tutmayı müminlere tavsiye etmiştir.4 Âşûrâ günü, aynı zamanda Şehitlerin Efendisi Hz. Hüseyin’in ve beraberindeki Ehl-i Beyt-i Mustafa’dan yetmiş küsur kişinin Kerbelâ’da şehadete yürüdüğü gündür. Bu elim ve hazin hadise, Peygamber aşkıyla yanan bütün mümin yüreklerin yarasıdır. Bugün Kerbelâ’ya benzer ağır yaralar almamak için bize düşen vazife, bilgili olmak ve bilinçli davranmaktır. Hz. Hüseyin gibi, son nefesimize kadar Kur’an-ı Kerim’in rehberliğine ve Peygamber Efendimizin sünnet-i seniyyesine bağlı kalmaktır. Unutmayalım ki, şu fani dünyanın hiçbir menfaati, iman kardeşliği ile gelen bereket ve rahmetten daha üstün olamaz. Mal, mülk, makam ya da şöhret, hiçbir zaman bir müminin duasını almaktan, bir gönüle şifa olmaktan, aynı yüce ideal uğrunda fedakârlık yapmaktan daha değerli olamaz. Bu vesile ile başta Hz. Hüseyin Efendimiz olmak üzere, Kerbelâ şühedasını rahmetle anıyorum. Bu vatanın aziz şehitlerini, hassaten 30 Ağustos günü milletçe zafere ulaştığımız Kurtuluş Savaşımızda canlarını feda eden yiğit askerlerimizi, gazilerimizi ve ordularımızı yöneten kahraman kumandanlarımızı rahmetle ve minnetle yâd ediyorum.
1 Saf, 61/13. 2 Buhârî, Tevhîd, 28. 3 Tirmizî, Savm, 48. 4 İbn Hanbel, I, 240. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

şerif 18.09.20 08:42

Cevap: cuma hutbesi
 
Tarih: 18.09.2020
﷽ ِاءَٰٓمَ الس َنِ م ٍ اتَكَرَ بْمِهْيَلَ ا ع َنْحَتَفَ ا ل ْوَقَ اتَ وا و ُنَمٰ ى ا ٰٰٓرُقْ ال َلْهَ اَ نَ اْوَلَو ِ ضْرَْ . الَْو َ ُ الَقَو ِ ٰ ول ُسَر يَ الل ُ ٰ لَص ِ الل :َ هْيَلَع مَ لَسَو َ خَسِ بُهَذَخَ أْنَمَ ف ٌةَوْلُ حٌةَرِضَ خَالَمْ ا ال َذَ هَ نِإ ِيهِ فُهَ لَكِورُ ب ٍسْفَ نِةَاو ِ يهِ فُهَ لْكَارَبُ يْمَ ل ٍسْفَ ن ِ . افَرْشِإِ بُهَذَخَ أْنَمَو BEREKET: MANEVİ BOLLUK
Muhterem Müslümanlar!
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle
buyurur: “O memleketlerin ahalisi iman etseler
ve günahtan sakınsalardı, elbette onların üstüne
gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık.”1
Peygamber Efendimiz (s.a.s) ise bizi şöyle
uyarır: “Bu dünya malı göz alıcı ve tatlıdır. Kim
bu mala cömert bir gönülle sahip olursa, malı
bereketlenir. Ama kim de hırs ve tamah dolu bir kalple bu malı isterse, malının bereketi kaçar.”2
Aziz Müminler!
Okuduğum ayet-i kerime ve hadis-i şerif bize
bereketin sırrını öğretmektedir: Hayatına bolluk
gelsin istiyorsan, elindekileri biriktirmeye değil
paylaşmaya bak! Çünkü mal, ilim, rızık ve sevgi
ancak paylaşınca artar. Bereket, gönül zenginliği ve
cömertlikle gelir. İsraftan, hırs ve tamahtan, nimete
karşı nankörlükten ve cimrilikten uzak dur! Zira
bereket, sahip olduklarına esir düşmeden yaşayarak
ulaştığın huzurdur. Yalan, riya, gösteriş, aldatma ve
haksızlıktan kaçın! Çünkü günahlar ve ahlaki
zafiyetler bereketi yok eder. Bereket, Allah’a
teslimiyetle, kanaat ve şükürle, doğruluk ve
dürüstlükle, tevazu ve tevekkülle elde edilir.
Kıymetli Müslümanlar!
Ömrümüzün bereketi; iman, ibadet, salih
amel ve güzel ahlaktır. Gönlümüzün bereketi
Kur’an-ı Kerim’dir. Hanemizin bereketi ülfet,
muhabbet ve merhamettir. Malımızın bereketi,
zekât, infak ve sadakadır. Ticaretimizin bereketi,
dürüstlük, alın teri ve helal kazançtır. Çalışmamızın
bereketi, işimizin hakkını vermek ve özverili
olmaktır. İlmimizin bereketi, öğrendiğimizle amel
etmek ve bilgimizi paylaşmaktır. Zamanımızın
bereketi onu heba etmemek, kıymetini bilip
değerlendirmektir. Neslimizin bereketi İslam’a ve
insanlığa hayırlı evlat yetiştirmektir.
Değerli Müminler!
Cenâb-ı Hak, Tebâreke ve Teâlâ’dır;
bereketin yegâne kaynağı, yüceler yücesidir. Zü’l
Celâl-i ve’l-İkrâm’dır; azamet sahibidir ve
cömerttir. O halde kulluk ve ibadetimizle, dua ve
niyazımızla varlığın özüne bereketi yerleştiren
Rabbimize yönelelim. Huzur ve mutluluğu çok
olanda değil, bereketli olanda arayalım.
Unutmayalım ki biz niyetimizi Rahmanın rızasına
bağlarsak, O Kudret Sahibi de bereket kapılarını
bize açacaktır.

1 A’raf, 7/96. 2 Buhârî, Zekât, 50.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

şerif 25.09.20 08:32

Cevap: cuma hutbesi
 
CAMİ VE İLİM
Muhterem Müslümanlar! Peygamber Efendimiz, Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde ilk iş olarak bir mescit inşa ettirmişti. Bu mescidin hemen bitişiğinde ise ashâb-ı kirâm için yatılı eğitim merkezi işlevi gören bir gölgelik yaptırmıştı. Bir muallim olarak gönderilen Rahmet Peygamberi (s.a.s), böylelikle Mescid-i Nebevî’de ilim ile ibadeti buluşturmuş ve Medine’nin merkezine yerleştirmişti. Nitekim ilk vahiy, ona şöyle seslenmişti: “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı alaktan yaratmıştır. Oku! Kalemle yazmayı öğreten, böylece insana bilmediğini bildiren Rabbin sonsuz kerem sahibidir.”1
Aziz Müminler! Yüce dinimiz İslam’a göre, iman ahlâktan, ibadet edepten ve bilgi hikmetten ayrı düşünülemez. Cami, hayatın merkezi ve şehrin kalbi olduğu gibi, aynı zamanda ilim ve hidayet yuvasıdır. Âlemlerin Rabbi’ne kulluğumuzu arz ettiğimiz camilerimiz, aynı kubbe altında bizleri vahdet bilincine, birlik ve kardeşlik ruhuna eriştirir. Minareler tevhide, ezanlar ibadete davet

ederek imanımızı ve umudumuzu pekiştirir. Aynı mihraba yönelerek Cenâb-ı Hakkın rızası için secdeye kapanırız. İyiliği emreden, kötülükten sakındıran, İslâm’ın hakikatini öğreten hutbe ve vaazlar ise, hayatımıza yön verir. Peygamber Efendimiz, Allah’ın mescitlerinden birinde toplanıp Kur’an-ı Kerim okuyan ve onu müzakere edenlerin üzerine sekînet ve rahmet ineceğini müjdelemiştir.2
Kıymetli Müslümanlar! Her yıl 1-7 Ekim tarihleri arası “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak idrak edilmektedir. Bu yılın teması, “Cami ve İlim” olarak belirlenmiştir. Hafta boyunca camilerimizin medeniyetimizdeki yerini ve hayatımızdaki anlamını yeniden hatırlayacağız. Ömrünü din hizmetine adayan fedakâr hocalarımızı, camileri inşa ve ihya eden aziz milletimizi rahmet ve minnetle yâd edeceğiz. Açılışıyla büyük bir coşku ve mutluluk yaşadığımız Ayasofya Camii’nin ibadet ve ilim tarihimizdeki yerini işleyen bir sempozyum düzenleyeceğiz.
Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Hutbemi Peygamberimizin şu hadisiyle bitiriyorum: “Beldelerin Allah’a en sevimli olan mekânları, camilerdir.”3

1 Alak, 96/1-5. 2 Müslim, Zikir, 38. 3 Müslim, Mesâcid, 288.

şerif 02.10.20 09:09

Cevap: cuma hutbesi
 
Tarih: 02.10.2020

. ير ۪صَ بَ ونُلَمْعَ ا ت َمِ بُٰ اللّه َ وْْۜمُتْنُ ا ك َ مَنْيَ اْمُكَعَ مَوُهَو َ ُ الَقَو ِ ٰ ول ه ُسَر يَٰ اللّ ُ ٰ ل ه َص ِ اللّ :َ هْيَلَع مَٰلَسَو َ َ ا اكَرَ يُهَٰنِإَ فُاهَرَ تْنُكَ تْمَ لْنِإَ فُاهَرَ ت َكَٰنَأَ كََٰ اللّ َدُبْعَ تْنَ أُ ان َسْحِْ لْ . MURAKABE VE MUHASEBE BİLİNCİ Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: “Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. ”1
Okuduğum hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “İhsan, sanki O’nu görüyormuş gibi Allah’a kulluk etmendir. Sen O’nu göremesen de O seni görmektedir.”2
Aziz Müminler! Yüce Allah, kâinatın gözbebeği olarak yarattığı insanı başıboş bırakmamış, kendi haline terk etmemiştir. İnsan, daima ilahi bir denetim ve gözetim altındadır. Vakti geldiğinde muhasebe edilmek üzere bütün yapıp ettiklerimiz kaydedilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de bu gerçek şöyle ifade edilir: “İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında yaptıklarını gözetleyen ve kaydeden hazır bir melek bulunmasın.”3
Kıymetli Müslümanlar! Dünya ahiretin tarlasıdır. Her gelen göçer ve her kul ektiğini biçer. Kim dünyada zerre miktarı iyilik yaparsa, onun karşılığını görecektir. Kim de zerre miktarı kötülük yaparsa, ahirette bununla yüzleşecektir.4 Rabbimiz, “Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın!”5 buyurarak ahiret için hazırlıklı olmamızı emreder. Bizleri murakabeye yani iç dünyamıza dönerek bir muhasebe yapmaya davet eder.
Murakabe, niçin yaratıldığımızı, nereden gelip nereye koşmakta olduğumuzu kendimize sormaktır.
Hatalarımızın ve günahlarımızın hesabını tutarak telafi etmek için uğraşmaktır. Allah’ın her an bizimle beraber olduğu bilinciyle yaşamaktır. İmanımızdan güç alıp aklımızı kullanarak nefsimize hâkim olmaktır. Şeytanın tuzaklarına ve dünyanın bitmek bilmez arzularına kapılmamak için daima uyanık olmaktır. Murakabe, gönlünü Allah’a bağlayarak samimiyetle ibadet etmek, hayırda ve takvada yarışmaktır.
Değerli Müminler! Kendini bilerek ve Rabbine güvenerek yaşamak, bir Müslüman’ın hayat sermayesidir. Geçmişinden ders alarak bugünün değerini bilen, geleceğini iman ve ihsan üzerine planlayan kişi, kemale erer. Nitekim Peygamberimiz de bizleri böyle bir iç denetime çağırmaktadır: “Kıyamet günü insan şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe, Rabbinin huzurundan bir yere kıpırdayamaz: Ömrünü ne uğruna tükettiğinden, gençliğini nasıl geçirdiğinden, malını nereden kazandığından, nereye harcadığından ve bildiği ile amel edip etmediğinden.”6
Aziz Müslümanlar! Hutbemi bitirirken, salgın hastalıkla mücadele hususunda da kendimizi muhasebe etmemiz gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Bu mücadelede üzerimize düşen bilinçli davranmaktır. Zira alınan tedbirler kadar, bu tedbirlere uyma konusundaki hassasiyetimiz de son derece önemlidir. Rehavete ve ihmalkârlığa kapılmayalım. Uyarılara kulak verelim ki kul hakkına girmeyelim. Hastalığın başlangıcından bugüne kadar gösterilen gayretleri boşa çıkarmayalım. Bu vesileyle salgınla mücadele sürecinde vefat eden başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere bütün kardeşlerimizi şehâdet mertebesine eriştirmesini, hastalarımıza acil şifalar ihsan etmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
1 Hadîd, 57/4. 2 Buhârî, Tefsir, Lokman, 2. 3 Kâf, 50/18. 4 Zilzâl, 99/7,8. 5 Haşr, 59/18. 6 Tirmizî, Sıfatu’l-kıyâme, 1.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

şerif 09.10.20 08:53

Cevap: cuma hutbesi
 
MÜMİNİN YUMUŞAK HUYLULUĞU
Muhterem Müslümanlar! Din-i mübîn-i İslam’da iman, ibadet ve güzel ahlak bir bütündür. Yüce dinimiz biz müminlere samimiyetle ibadete devam etmenin yanı sıra, güzel ahlak sahibi ve geçim ehli olmayı öğütler. Bilhassa ailemizle, komşularımızla, akraba ve arkadaşlarımızla iyi niyet, hakkaniyet ve merhamete dayalı ilişkiler kurmamızı ister. Muhatap olduğumuz herkesi Allah’ın yarattığı ve gözettiği bilinciyle saygılı ve nezaketli davranmamızı tavsiye eder.
Aziz Müminler! Peygamber Efendimiz (s.a.s) insanlık için en güzel örnektir. O, bizlere erdemli bir kul olmanın ve insanlarla güzel geçinmenin yollarını bizzat yaşayarak öğretmiştir. Allah Resûlü (s.a.s), yumuşak huylu, zarif ve ince ruhlu bir insandı. Edep, hayâ ve tevazu sahibiydi. Çevresindekilere huzur ve güven verir, korku ve endişe yaymazdı. Ailesine ve ashabına karşı yüreği sevgi ve şefkat doluydu. İyi günde olduğu kadar, zor zamanda da sabırlı, hoşgörülü ve affediciydi. Cenâb-ı Hak, Peygamberimizin bu vasfını şöyle övmüştür: “Sen onlara Allah’ın lütfu sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz onlar etrafından dağılır giderlerdi.”1

Kıymetli Müslümanlar! Sevgili Peygamberimizi rehber edinen müminler olarak, hasbi ve samimi davranmayı prensip edinelim. Vefalı ve fedakâr, temiz özlü ve doğru sözlü olmak için emek verelim. Unutmayalım ki, riyâkar, menfaatçi, kibirli ve ikiyüzlü kişi, Allah katında da insanlar arasında da sevgi ve değer göremez. İyi huylu bir müminin hayatında kötü söze, kaba davranışa, şiddet ve nefrete yer yoktur. Zira o, Peygamberimizin şu sözlerini daima hatırında tutar: “Mümin cana yakındır. İnsanlarla yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.”2 “Kendisi cehennem ateşine ve cehennem ateşi de kendisine haram olan kişiyi size bildireyim mi? Cana yakın, yumuşak huylu, kolaylaştırıcı kimse.” 3
Değerli Müminler! İçinde yaşadığımız bu aziz milletin ve bu müstesna toplumun değerini bilelim. Sevinci ve kederi, varlığı ve yokluğu paylaşalım. Hal ve hareketlerimizle birbirimize sükûnet, huzur ve muhabbet aşılayalım. Başta eşimiz ve çocuklarımız olmak üzere güler yüzümüzü, güzel sözümüzü, insaf ve anlayışımızı kimseden esirgemeyelim. Böylelikle hem kendimiz hem de çevremizdekiler için hayatı kolaylaştıralım.
Aziz Müslümanlar! Hutbemin sonunda, işgal atındaki topraklarını kurtarma mücadelesinde şehit düşen Azerbaycanlı kardeşlerimize Yüce Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
1 Âl-i İmrân, 3/159. 2 İbn Hanbel, II, 400. 3 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 45.

şerif 16.10.20 08:50

Cevap: cuma hutbesi
 
CAMİ: ALLAH’IN EVİ, MÜMİNLERİN ESERİ
Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.”1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Her kim Allah için bir mescit bina ederse, Allah da ona cennette bu mescidin bir benzerini bina eder.”2
Aziz Müminler! Cuma gününün şu icabet vaktinde Rabbimize kulluğumuzu arz etmek üzere bir araya geldiğimiz camilerimiz Allah’ın evi, müminlerin eseridir. Yalnızlıktan bunalan ruhlarımıza şifa, hayat telaşıyla yorulan gönüllerimize devadır. Mahallelerimizin
kalbi, şehirlerimizin ruhu, aziz milletimizin ve ümmet-i Muhammed’in güvenli yuvasıdır.
Kıymetli Müslümanlar! Salgın hastalıkla mücadele sürecinde millet olarak paylaşmanın, dayanışmanın, merhamet ve kardeşliğin en güzel örneklerini verdik. Allah yolunda yardımlaşmanın heyecanını ve mutluluğunu yaşadık. Bugün de Başkanlığımızın öncülüğünde yurt içinde ve yurt dışında inşası devam eden camilerimiz için bir yardım seferberliği başlatıyoruz. Dua ve desteklerinizle bu camilerimizi bir an önce tamamlayıp ibadete açacağız. İnşası biten camilerimizde ezanlar yükselecek, mümin gönüller omuz omuza saf tutacak, alınlar secdeyle buluşacak inşallah. Cuma namazının ardından siz kıymetli cemaatimizi az çok demeden bu hayır yarışına katılmaya davet ediyorum.
Cenâb-ı Hak, yardımlarımızı, infak ve sadakalarımızı dergâh-ı izzetinde kabul buyursun. Her türlü kaza ve beladan bilhassa salgın hastalıktan bir an önce kurtulmamıza vesile kılsın. Hak Teâlâ Hazretleri, geçmişten günümüze camilerimizin imar, inşa ve ihyasına öncülük eden, destek olan, yardımda bulunan, ibadet aşkıyla camilerimize hizmet eden kardeşlerimizden dâr-ı bekâya irtihal edenlere rahmet eylesin. Hayatta olanlara sağlıklı ve huzurlu bir ömür nasip eylesin.

1 Tevbe, 9/18. 2 Müslim, Zühd, 44.

şerif 30.10.20 08:53

Cevap: cuma hutbesi
 
PEYGAMBERİMİZ VE ÇOCUK Muhterem Müslümanlar! Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Servet ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür. Baki kalacak salih ameller ise, Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır.”1
Aziz Müminler! Çocuk, bize bahşedilmiş nimetlerin en sevimlisidir. Yuvalarımızın en masum misafiri, hanelerimizin bereketidir. Onlar, hayatımızın neşesi, Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle göz aydınlığımızdır. Amel defterimizi daima açık tutacak olan iyilik kaynağımızdır. En nadide emanetimiz, varlığı ve yokluğu ile imtihan vesilemizdir.
Kıymetli Müslümanlar! Çocuklarımızla ilişkilerimize yön veren en değerli rehberimiz, âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimizdir. O, yaratılmışlar içinde en çok çocukları sevmiştir. En çok çocuklara açılmıştır onun merhamet yüklü yüreği. Çocukların başını okşayarak, onları bağrına basarak, öpüp koklayarak göstermiştir engin merhametini. Çocukları ve torunlarının yanı sıra etrafındaki tüm çocuklar onun şefkatinden doyasıya nasiplenmiştir.

Değerli Müminler! Resûl-i Ekrem, çocuklara değer verir, onlara değerli olduklarını hissettirirdi. Yanı başında çocuklara yer ayırır, bir şey ikram ederken önce çocuklardan başlardı. Yanlarından geçerken selâm verip hatırlarını sorardı. Bazen onlarla şakalaşır, hatta oyunlarına eşlik ederdi. Üzülmelerine, güven duygularının zedelenmesine müsaade etmezdi. Hangi hatayı işlemiş olursa olsunlar, onları sabırla dinler, öğütler verirdi. Kız çocuklarına ve yetimlere ayrı bir önem verir, onları en aziz emanet bilir, hor görülmelerine asla izin vermezdi. Peygamberimizin bütün gayreti çocukların şahsiyetli bir şekilde büyümeleri, imanlı ve güzel ahlaklı bir nesil olarak yetişmeleri içindi.
Aziz Müslümanlar! Bugün insanlık Peygamber Efendimizin çağları aşan örnekliğine her zamankinden daha fazla muhtaçtır. O halde “Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir miras bırakmamıştır.”2 buyuran Sevgili Peygamberimize kulak verelim. Özümüzle, sözümüzle, davranışımızla çocuklarımıza örnek olalım. Onları ilgimizden ve sevgimizden mahrum bırakmayalım. Şefkat ve merhametle, Allah’a kulluk ve sorumluluk bilinci ile yetiştirelim. Maddi ihtiyaçlarının yanında manevi ihtiyaçlarını da gözetelim. Unutmayalım ki çocuğa gösterilen sevgi ve ilgi, verilen ahlak ve değer eğitimi dünya ve ahiretimiz için en hayırlı yatırımdır.
1 Kehf, 18/46. 2 Tirmizî, Birr, 33; İbn Hanbel, IV, 77.

şerif 06.11.20 08:22

Cevap: cuma hutbesi
 
MÜMİN SORUMLULUK SAHİBİDİR Muhterem Müslümanlar! Cenâb-ı Hak, insanı akıllı, saygıdeğer ve sorumluluk sahibi bir varlık olarak yaratmıştır. Yüce Rabbimiz, İslâm’ın ilkeleri arasında, her insan için doğuştan kazandığı haklar ve üstlenmesi gereken sorumluluklar belirlemiştir. İmanla başlayan bu sorumluluklara riayet edenleri, dünya ve ahiret mutluluğuyla müjdelemiştir. Mümin olarak bizler, öncelikle kendisine bütün varlığımızı borçlu olduğumuz Yüce Rabbimiz karşısında sorumluluk taşırız. O’na gönülden inanmak, sevgiyle bağlanmak, itaat etmek, emir ve yasaklarına titizlikle riayet etmek müminler olarak en önemli görevimizdir. Sonra kendimize ve çevremize karşı sorumluluklarımızı yerine getiririz. Helâl, güzel, doğru, iyi olan ne varsa hayatımıza dâhil eder; haramdan, çirkinlikten, yanlış ya da kötü olan her türlü işten uzak durmaya çalışırız. Biliriz ki, Rabbimizin rızası da, O’nun bize emanet ettiği her bir canın huzuru da bizim sorumluluk duygumuzda saklıdır.
Değerli Müminler! Cenâb-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?”1 Demek ki, sorumsuz, savruk, ilkesiz, idealsiz bir hayat, insana yakışmaz. Her davranışın, bu dünyada bir sonucu, ahirette de Allah tarafından verilecek bir karşılığı vardır.

Namaz kılmak gibi, merhametli olmak da müminin sorumluluğudur. Oruç tutmak gibi, dara düşene el uzatmak da insanî ve İslâmî bir görevdir. Zekât vermek gibi, her işi dürüst ve hilesiz yapmak da bizim kulluk vazifemizdir.
Kardeşlerim! Allah Resûlü (s.a.s) bir hadis-i şerifinde iman sahibi olan insanları şöyle anlatır: “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir bedene benzer. Öyle bir beden ki, bir uzvu rahatsızlandığında diğer uzuvları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıya ortak olur.”2 Geçen hafta, güzel İzmir’imizi vuran depremle hepimiz sarsıldık. Yüreklerimizde acı, dillerimizde dua, içimizde umutla hepimiz enkazın başında bekleştik. Rabbimizin inayeti ve devletimizin desteğiyle, milletçe yaralarımızı sarmak için seferber olduk. Depreme engel olmak elbette mümkün değildir. Ancak unutmayalım ki, tedbir almak ve doğal afetlerin yol açacağı tahribatı en aza indirmek mümince bir sorumluluğun gereğidir. Allah aziz milletimizi her türlü felâketten muhafaza buyursun! Vefat eden kardeşlerimize rahmet eylesin. Kederli ailelerine sabırlar, yaralılarımıza acil şifalar ihsan eylesin.
Aziz Müminler! Hutbemin sonunda bir hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Önümüzdeki Çarşamba günü “Geleceğe Nefes, Dünyaya Nefes” temasıyla ülkemizin dört bir köşesinde belirlenen alanlarda fidan dikimi gerçekleştirilecektir. Ayrıca yaşadığı ortamı güzelleştirmek isteyen her bir vatandaşımıza Orman İşletme Müdürlükleri ve Orman İşletme Şefliklerince bedelsiz fidan verilecektir. Bu vesileyle yediden yetmişe bütün cemaatimizi, cennet vatanımızın ağaçlandırılmasına katkı sağlayacak bu etkinliğe davet ediyoruz. 1 Kıyâmet, 75/36. 2 Müslim, Birr, 66.

şerif 13.11.20 09:19

Cevap: cuma hutbesi
 
ABDEST: BEDENİMİZE SAĞLIK, RUHUMUZA HUZUR Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı mesh edin, topuklara kadar ayaklarınızı da yıkayın.”1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Cennetin anahtarı namaz, namazın anahtarı ise abdesttir.”2
Kıymetli Müminler! İslam’a göre, temizlik, imandan gelen vazgeçilmez bir sorumluluktur. Güzel dinimiz, tertemiz bir bedene, huzura ermiş bir kalbe, günahlardan arınmış bir ruha sahip olmak isteyenleri abdeste davet eder. Böylelikle kulun maddî ve manevî yönden temizlenerek Allah’ın huzuruna pak ve nezih bir şekilde çıkmasını ister.
Değerli Müslümanlar! Mümin, abdesti hem ibadet sevabı kazandıran hem de kendisini kirden ve mikroptan
koruyan büyük bir nimet olarak görür. Dininin direği, ruhunun miracı olan namaza abdestle hazırlanır. Kur’an-ı Kerim okumadan önce abdest alır. Kâbe’yi abdestli tavaf eder. Böylece mümin, bir yandan en çok kirlenen uzuvlarını her gün en az beş kere temizler, diğer yandan da Peygamber Efendimizin şu müjdesine nail olur: “Her kim abdest alır ve abdestini güzelce almaya özen gösterirse, günahları vücudundan çıkar, hatta tırnaklarının altından süzülür gider.”3
Aziz Müminler! Dünyayı kuşatan Kovid-19 salgınıyla millet olarak topyekûn mücadele ediyoruz. Bu mücadelede başarılı olmamızın yolu, temizlikten, maske ve mesafe kuralına uymaktan geçiyor. Unutmayalım ki, düzenli ve özenli bir temizlik konusunda abdest bizler için en güzel imkândır. Biz, çocukluktan itibaren abdest alışkanlığı ile büyüyen, tertemiz bir kültürün fertleriyiz. Dilimize yerleşen “abdest bozmak” tabiri bile, halkımızın gün boyunca abdestli bulunmaya ne kadar önem verdiğinin ifadesidir.
Bedenimize nezafet, ruhumuza sükûnet veren abdestimiz, salgın hastalıklar karşısında en güzel koruyucudur. Su ile gelen doğal temizlik sayesinde daha sağlıklı bir toplum olmamıza yardımcıdır. O halde, abdestin sağladığı hijyen ve ferahlığı hayatımızın bir parçası haline getirelim. Zira Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, “Allah, çok tevbe edenleri ve içi dışı temiz olanları sever.”4 1 Mâide, 5/6. 2 Tirmizî, Tahâret, 1. 3 Müslim, Tahâret, 33. 4 Bakara, 2/222.

şerif 27.11.20 09:52

Cevap: cuma hutbesi
 
FAYDASIZ İŞLERİ TERK ETMEK
KULLUĞUN GÜZELLİĞİNDENDİR
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz
şöyle buyuruyor: “(Müminler) boş söz işittikleri
zaman ondan yüz çevirirler ve ‘Bizim
yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da size!
Esen kalın. Bizim cahillerle işimiz yok’
derler.”1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Resûl-i Ekrem
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “Faydasız işleri terk
etmesi, bir kişinin iyi Müslüman
olmasındandır.”2
Aziz Müminler!
Güzel dinimiz İslam, hayatımızın her
safhasında faydalı, hayırlı ve anlamlı işlerle
meşgul olmamızı emreder. Sözün en doğrusunu
söylememizi ve en güzeline uymamızı tavsiye
eder. Dünya ve ahiret hayatımıza faydası
dokunmayan, vakit ve emek israfına yol açan
beyhude işlerden uzak durmamızı öğütler.
Kıymetli Müslümanlar!
Sahip olduğumuz değerler ve Rabbimizin
bize bahşettiği nimetler, gereksiz ve amaçsız yere
harcanamayacak kadar değerlidir. Bu bilinci
taşıyan her Müslüman, kendisine ve çevresine
fayda vermeyen, boş işlerden uzak durur. Asılsız
sözlere, fuzuli düşüncelere itibar etmez. Aklını ve
yüreğini iyilik yolunda, Allah’ın rızasına uygun
işlerde kullanır.
Değerli Müminler!
Kur’ân-ı Kerîm’e göre, kurtuluşa eren
müminlerin en belirgin vasıflarından biri de
kendilerini ilgilendirmeyen, mâlâyânî işlerden
uzak durmalarıdır.3
Öyleyse, sözümüz, fikrimiz, vicdanımız ve
ahlâkımızla kâmil bir mümin olmaya gayret
edelim. Unutmayalım ki faydasız işlere olan
uzaklığımız ölçüsünde Müslümanlığımız
güzelleşecek, kulluğumuz Allah katında kıymet
kazanacaktır. Kendi kusurlarıyla meşgul olmaktan
başkalarının kusurunu göremeyenlere ne mutlu!

1 Kasas, 28/55. 2 Tirmizî, Zühd, 11; Muvatta’, Hüsnü’l-hulk,1. 3 Mü’minûn, 23/3.


Şu Anki Saat: 01:46

Powered by vBulletin® Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
bir SohbetBurada markasidir. Sohbet Designed by core

Search Engine Optimisation provided by DragonByte SEO v2.0.37 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.