Sohbet Forum - Türkçe Forumlar ve Eğlence Forum Siteleri

SB Yönetim İletişim Sohbet Radyo Anasayfa

Geri git   Sohbet Forum - Türkçe Forumlar ve Eğlence Forum Siteleri > > >

Rastgele Günün Sözü:
Sohbet SB Mobil Uygulama



Kullanıcı Etiket Listesi


 
 
Seçenekler Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 29.09.16   #1
Kullanıcı Profili
IkRa
Guest
Avatar Yok
Standart Maya Mitolojisinde Yaratılış Efsanesi

Maya Mitolojisinde Yaratılış Efsanesi


Mayalar, diğer Amerika halklarından (İnkalar ve Aztekler) düşünce, sanat, din bakımından çok üstündüler.15. ve 16. yüzyıllar arasında yaşamışlardı. Yaklaşık 110 tane şehirleri vardı. Dinlerine dair biraz daha değinecek olursak, Mayaların yüzü aşkın tanrısı olduğunu söyleyebiliriz. Bugün, bunların yaklaşık kırk tanesi biliniyor. Aşağıda, önemli tanrıları inceleyeceğiz. Her dinde olduğu gibi, Maya dininde de bir yaratılış hikâyesi vardır. Mayaların Yaratılış Efsanesi ise Maya Mitolojisine göre aşağıdaki gibidir;

Maya dininin yaratılış efsanesini, Popol Vuh isimli bir kutsal kitaptan öğreniyoruz. Popol Vuh, bugüne kadar bulunan en büyük Maya belgesidir. Popol Vuh, 17.yüzyıl civarında çevrilmiştir. Yaratılış efsanesi, dünya yaratılmadan önceki şeyleri anlatarak başlar: Başlangıçta sonsuz karanlığın içinde yalnızca yukarıda gökyüzü, aşağıda deniz vardı. Hareket edecek ya da gürültü yapacak hiçbir şey olmadığı için sakin ve sessizdiler. Yeryüzü henüz sulardan yükselmemişti. Otlar ve ağaçlar, taşlar, mağaralar ve koyaklar, kuşlar ve balıklar, yengeçler, hayvanlar ve insanlar daha yaratılmamıştı. Kükreyecek ya da gürleyecek hiçbir şey yoktu, çünkü yalnızca yukarıda boş gökyüzü ve aşağıda sakin deniz vardı. Daha sonra yaratıcılardan bahseder:

Suyun içinde yeşil ve mavi tüylerin altına yaratıcılar gizlenmişti. Bu büyük düşünürler suyun içinde sessizce konuştular. Evrende gecenin sonsuz karanlığında yalnızdılar. Birlikte ne olacağına karar verdiler. Birlikte yeryüzünün sulardan ne zaman yükseleceğini, ilk insanin ve tüm diğer canlı türlerinin ne zaman doğacağını, bu canlı varlıkların yaşamak için ne yiyeceklerini ve şafağın dünyayı soluk ışık seline ilk ne zaman boğacağını kararlaştırdılar… Evet, yaratıcılar dünya yaşamını yaratmayı kararlaştırdılar. Sonra da yaratılış başladı: Yaratıcılar, ”Boşluk dolsun! Deniz çekilsin ve yeryüzü ortaya çıksın! Dünya, uyan! Böyle olsun !” ve yeryüzünü yarattılar. Yaratıcılar yaptı bunu. O uçsuz bucaksız, sessiz ve durgun deniz birden canlandı! (ki bu bana mısır mitolojisini hatırlattı) Denizden dağlar yükseldi (bu da Ben ben tepesini çağrıştıryor) ve toprak ortaya çıktı. Vadiler, ovalar oluştu. Topraktan da ağaçlar çıktılar. Hatta Popol Vuh bize bu ağaçların çam ve selvi ağaçları olduğunu söylüyor. Neyse, sonra da dağlar delindi ve buralardan tatlı sular akmaya başladı. Yaratıcılar çok sevinçlilerdi. Yarattıkları toprağın üzerine çıktılar. Ancak etraflarını biraz dolaştıktan sonra: Yaratıcılar sordular, ”Yarattığımız ağaçların altında yalnızca sessizlik mi olsun istiyoruz? Vahşi hayvanlar, kuşlar ve yılanlar yaratalım. Böyle olsun!” dediler. Sonra tasarılarını hayata geçirdiler. Geyikler yarattılar, geyikler çayırlarda, otlaklarda, nehir kıyılarında yaşadılar. Kuşlar yarattılar, kuşlar ağaçların dallarında yuva yapıp neşeyle şarkılar söylediler. Ancak gene istedikleri şeyler vardı: ”Konusun, seslenin ve bağırın, her biriniz yapabildiğiniz kadar. Bizim adımızı söyleyin, bizi övün ve bizi sevin. ”Fakat kuşlar ve hayvanlar bunu yapamazlardı. Çığlık atabilir, tıslayabilir ve ötebilirlerdi ancak yaratıcıların adlarını söylemezlerdi! Bunun üzerine yaratıcılar yeni bir yaratık yapmaya karar verdiler. Bu yeni yaratık, yaratıcısını bilecek, onun adını söyleyecek, ona tapacak ve onu sevecekti. Diğer bütün yaratıklardan üstün olacaktı ve hayvanları kesip onların derilerinden, etlerinden yararlanabilecekti. Çamurlu toprağa şekil verdiler, ona hayat üflediler: (ki bu birçok dinde kabul görmüş ortak bir tez) fakat bu malzeme çok yumuşaktı. Hareketsiz ve zayıf bir yaratık oldu meydana gelen. Konuşabiliyorsa ama hiç kimse dediklerine anlam veremiyordu. Yaratıcılar bu çamur-adamdan hoşlanmamışlardı. Onu yok ettiler. Sonra yeni yaratıkları tahtadan oymayı denediler. Gerekçeleri tahtanın sağlam ve dayanıklı olmasıydı. Sonra, bu yaratığa hayat üflemeden, nasıl bir şey olacağını bilmeden başkalarını da yaptılar. Şekillerini sevmişlerdi büyük ihtimalle. Neyse, bu yaratıkları canlandırdı yaratıcılar ve seyretmeye koyuldular: Tahtadan canlılar yasadı ve çoğaldılar, ama hiç kimse dediklerine anlam veremiyordu ve içlerinde, yüzlerinde ruh, elleri ve ayaklarında kuvvet yoktu. Ciltleri sâri ve kuruydu, altında besleyecek kan dolaşmıyordu. Dört ayakları üzerinde anlamsızca dolaştılar ve yaratıcılarını düşünmediler. Ne yazık ki bu tahta-adamlar, iki ayakları üzerinde yürüme yeteneğini bilmelerine rağmen, hayvanları taklit ede ede dört ayaklı yaratıklara dönüşmüşlerdi. Yabanıl ve kaba olmuşlardı ve yaratıcılarını tanımak istemiyorlardı. Konuşmuyorlardı. Sonra, “Tahtadan yapılmış yaratıklar yasayıp çoğalmak için yeterince iyi değil” diye bağırdı yaratıcılar. Ve bu tahtadan yaratıkları yok etmeye karar verdiler. Gökte öz suyundan büyük bir sel oluşturdular ve yeryüzüne döktüler. Yeryüzü karanlıkla örtüldü ve aralıksız bir kara yağmur yağdı. Güçsüz kalınca, düşmanları tahta yaratıklara saldırdılar. Büyük küçük hayvanlar onlara saldırdı. Sopalar ve taslar, tabaklar ve çömlekler onlara saldırdı. Aç bıraktıkları ve eziyet ettikleri köpekler simdi dişleriyle yüzlerini parçaladılar. Öğütmek için kullandıkları taslar simdi onları öğüttüler. Ocak ateşi üzerinde yaktıkları kap kaçaklar simdi yüzlerini yaktılar. Bir kartal üzerilerine geldi ve gözlerini oydu. Bir yarasa üzerilerine geldi ve kafalarını kopardı. Bir Jaguar üzerilerine atladı ve kemiklerini kırıp dağıttı. Umutsuzca yaşamları için savaşan tahta yaratıklar evlerinin çatılarına tırmanmaya çalıştılar ama evler yıkıldılar ve onları yere attılar. Dallarında güvenliğe kavuşmak için ağaçlara tırmanmaya çalıştılar ama ağaçlar onları salladılar ve yere attılar. Mağaralara girmeye çalıştılar ama mağaralar kapandılar ve onlara sığınak olmayı reddettiler. Birkaçı dışında tahta yaratıkların tümü yok olmuştu. Diğerleri şekilsiz yüzler ve çeneleriyle sağ kaldılar ve onların soyundan gelenlere maymun adı verildi. Daha sonra yaratıcılar mısır unundan un-adamlar yapmaya giriştiler:

Böylece dört İlk Ata yaratıldı. Yaratıcılar gövdelerini mısır unundan yaptılar. Öğütülmüş sarı ve beyaz mısırdan içecekler yaptılar ve bunlar yeni yaratıklarına kas ve et oldu ve bunlarla birlikte güç vermek için onları beslediler. Ve Yaratıcılar memnun oldular. ” Biz düşündük ve tasarladık” dediler “ve yarattığımız kusursuz oldu!”

Bu dört İlk Ata insan gibi görünüyor ve konuşuyordu. Çekici, akıllı ve bilgeydiler. Çok uzakları görebiliyorlardı. Dağlar ve vadiler, ormanlar ve çayırlar, okyanuslar ve göller, ayaklarının altındaki yeryüzü ve başlarının üstündeki gökyüzü onlara doğalarını açtılar. Dört İlk Ata dünyada görülecek her şeyi gördüklerinde, gördüklerinin değerini anladılar ve yaratıcılarına teşekkür ettiler:

“Bizi yaratıp sekil verdiğiniz için size teşekkür ederiz” dediler.”Bize görme, duyma, konuşma, düşünme ve yürüme yetenekleri için size teşekkür ederiz. Büyük ve küçük, uzak ve yakın her şeyi görebiliyoruz. Her şeyi biliyoruz ve size teşekkür ediyoruz!”

Ancak yaratıcılar gene memnun değillerdi. Onların çok bilge olmalarından hoşlanmadılar. Onların da kendileri gibi tanrı olabilme ihtimalini düşünüp korkuya kapıldılar. Çözüm yolunu da buldular: Gözlerine sis üflediler ki yalnızca yakınlarında olanları görsünler. Sonra, bilgeliklerini kaybeden İlk Atalar üzüldüler. Tanrılar onları seviyordu, ancak onların iyiliği ya da kendi çıkarları için insanın bilgeliğini yok etmişlerdi. İlk Ataların üzüntülerini azaltmak için onlara eşleri yarattılar, yani kadını. Daha sonra da: Yaratıcılar İlk Atalar ve Analara benzeyen birçok insan daha yaptılar. İnsanlar karanlıkta yaşayıp çoğalıyorlardı, çünkü Yaratıcılar daha ne güneşi, ne ayı, ne de yıldızları, herhangi bir ışık biçimi yaratmışlardı. Hem açık hem koyu tenli, hem varlıklı hem yoksul ve farklı diller konuşan çok sayıda insan doğuda bir arada yaşıyordu. İnsanlar, karanlığın sıkıcı olduğunu anladıklarında tanrılara yalvardılar. Onlardan ışığı yaratmalarını istediler. Bunu üzerine tanrılar güneşi, ayı, şafağı, yıldızları yarattılar: Güneş sulardan yükseldi ve altın ışınlarını yeryüzüne saçtı. Büyük ve küçük hayvanlar koyakların serin gölgesinde ve nehir kıyılarında ayağa kalktılar ve doğan güneşe yüzlerini döndüler. Jaguar ve puma kükredi ve yılan tısladı. Kuşlar kanatlarını açtılar ve şarkı söylemeye başladılar. İnsanlar tütsüler yakan ve kurbanlar sunan rahiplerin çevresinde dans ettiler. Çünkü Yaratıcılar dünyayı ışıkla aydınlatmışlardı ve kusursuzdu. Her neyse, konuyu dağıtmadan Maya tanrılarını incelemeye başlayalım. Tanrı Kukulkan. Kukulkan, Mısır Mitolojisindeki Thoth gibi, bilgi tanrısıydı. Kendisine Quetzalcoatl, Viracocha,Ahau Kin veya Tüylü Yılan da denilirdi. Dört ana elementin de tanrısıydı. Dört ana elementin simgesi olan canlıların da tanrısıydı.

Hava — Akbaba
Toprak — Mısır
Ateş — Kertenkele
Su — Balık



İşlemler


 
Alıntı ile Cevapla
 

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Sizin Yeni Konu Acma Yetkiniz var yok
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Şu Anki Saat: 19:49

SohbetForum.ORG, en iyi Google Chrome ile dolaşılır.



SohbetForum.ORG Forum Yasal Uyarı
Powered by vBulletin® Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
bir SohbetBurada markasidir. Sohbet Designed by core
Search Engine Optimisation provided by DragonByte SEO v2.0.37 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.
Kuruluş: SohbetForum.ORG © 2010-2030
mobil sohbet sohbet mobil sohbet sohbet

İçerik sağlayıcı paylaşım sitelerinden biri olan SohbetForum.ORG Forum, Haber ve Güncel Paylaşım Platformu Adresimizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. SohbetForum.ORG sitesindeki konular yada mesajlar hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler için iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde SohbetForum.ORG yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacaktır.