Sohbet Forum - Türkçe Forumlar ve Eğlence Forum Siteleri

SB Yönetim İletişim Sohbet Radyo Anasayfa

Geri git   Sohbet Forum - Türkçe Forumlar ve Eğlence Forum Siteleri > >

Rastgele Günün Sözü:
Sohbet SB Mobil Uygulama



Kullanıcı Etiket Listesi


 
 
Seçenekler Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 11.11.18   #1
Kullanıcı Profili
SubaT
 SubaT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Standart Mahpusun Kalemi

Mahpusun Kalemi


Aynaya bakarken hep hüzün sarıyordu yüzümü. O olmalıydı hayatımda artık, bu ayrılığa dayanabilecek miydim bilmiyordum. Gene biraz zaman geçti ve sene bilmem kaç oldu, biz hala o günü yaşamıştık ve başka bir defa beraber olamamıştık. Hasret ve özlem paramparça ediyordu ikimizi de. Yapacak ne var diye düşünürken ve o imkansız duygularla savaşırken, başıma belayı almıştım ve bir kavgadan dolayı cezaevine girmiştim. Tüm işim gücüm darmadağın olmuştu. Ona veda bile edemeden hapishanenin yolunu tutmuştum. Koskoca 3 yıl, onsuz nasıl geçecekti bilmiyordum. Her taraf duvar, soğuk, sessizdi orası. Ben buraya ait değildim. Onun beni aramaması, bir mektup bile yollamaması, haber vermemesi de beni deli ediyordu.

Volta bahçesinde gökyüzünden başka bir şey göremezdik. Orada da sadece kargalar ve uzaktan uçan uçaklar vardı. El sallardım bazen sanki içinde o varmış gibi. Duvarlara resmini çizdim, belli belirsiz. O resimlere bakarak iç çekerdim. Kahramanıydım çünkü onun. Bizi biz yapan bu ilişkinin neresinden bir parça da olsa nasiplenip de huzur bulmuştuk bilmiyorum ama hep istemiştik birbirimizi. Bazen ikimiz de yorulsak da, ufak tefek molalar vererek özlüyorduk tekrar.

Bu hücre, bu kapı ne zaman açılır da ona koşarım bilmiyordum. Adeta kaderimin yazdığı çizgiyi kabullenip, sabır çekiyordum aylarca. Kaleme öyle sarılıyordum ki, oturup saatlerce yazıp yazıp geri siliyordum. Ona isyan etmek bile işime gelmiyor ve hep ondan bir haber gelecek diye ayları haftalara, haftaları günlere bağlayıp bekliyordum. Günleri de, geçmeyen saatlere ve kahrolası dakikalara bağlıyordum. Her saniyem durur gibi hiç ileri gitmezdi nedense.

Gardiyan gelirdi bazen, sayım veya başka şeyler için. Durur durur konuşurdum. 'Aç kapıyı da gidelim.' derdim alaycı bir tavırla. Güler geçerdi. ' Hadi açtım diyelim, bak ayaklarında terlik var. Nasıl gideceksin ki? ' derdi. ' Sen aç ben yalın ayak bile giderim. ' derdim. Öyle aç ve susuzdum ki özgürlüğe, anlatacak kelime bulamazdım bazen. Kusursuz dünyamın bana verdiği bir sürü ders vardı hayatta. Bu da en büyük ve anlamlı ders olacaktı belki de. Sevdiğinden bir haber bile alamadan, hapishanede gün saymak. Çıkınca ne olacaktı ki, sanki bu ayrılığın hesabını mı verecekti sana. ' Bırakıp gitmeseydin.' diyecekti elbette.

' Buralar yanar adeta, bir yangın çıkarsam. ' diyordum. Ne gerek vardı ki yangına, zaten yürekteki yangın içten içe yakmıyor muydu beni. Bir gün kapı açıldı ve postacı bir mektup getirdi. İsimsiz bir mektuptu, zarfı açtım hemen. Uzaklardan gelmiyordu ama gene de uzak sayılırdı geldiği yer. Bir zamanlar güzel bir ortamda tanıştığım ve bende derin izler bırakan bir kadından geliyordu. Başıma gelenleri duymuş ve bana destek olmak amacıyla bir kaç satırdan da fazlasını karalamıştı. Memnun olmuş ve yaşadıklarımızı düşünerek saygı duymuştum. Beni düşünen biri de varmış demek ki dedim. İç çektim ve gözlerim kısıldı, kalkıp bir bardak su içtim. Boğazım düğümlenmişti adeta. Belki hak ettiği değeri verememiştim ona ama beni düşünüp bu mektubu yollayacak kadar cesaretli olması çok manidar gelmişti bana.

Belki de insanlara hak ettiklerini vermekte adil olmamıştım. Bu bendeki adalet, beni bile germeye başlayacaktı bundan sonra. Bir yanda beni 3 yıl arayıp sormayacak bir ölümsüz sevdam dediğim insan, diğer yanda beni sevmiyor dediğim ya da sevgisine şüphe ve ön yargı ile yaklaştığım bir kadın, asla sevemeyeceğim bir insan. Hangisi doğru davranıyor diye düşünmeye ne gerek vardı ki. Her şey öylesine apaçık ortadaydı ki. Afaki yazılmış bir mektup ve hiç yazılmamış satırlar. Kimin ne olduğunu, kapalı kapılar çok açık bir şekilde anlatabiliyordu. Duvarların dili yok derler burada. Aslında var ve o kadar açık ki her şey, unutulmaz ve açıklanabilir her gerçeği burada öğrenebiliyordum. Dışarıdayken etrafımı saran yalanlardan dolayı, kararmıştı gözlerim belki de. Ya da ben yetersizdim bu konuda. Burada her şey anlamlı, her şey anlamını daha da çoğaltıyor. Sabretmeyi öğreniyorsun mesela, küçük umutları büyütmeyi, ya da büyütmemeyi...

Kalkıyorsun sabahları, zaten uyumadığın uykusuz gecelerin biri daha biterken.. Kimseye bakmadan yapamıyorsun. Her surat asık, her yüz soluk, her beden ölü gibi adeta. Birisi daha kalan 20 yılını sayarken, diğeri parasızlık içinde ne yapacağını düşünür, birisi koğuşunu beğenmeyip dilekçe yazarken, diğeri çamaşırlarını yıkamak için banyonun önünde 10 litre sıcak su için kuyruk bekler. Herkes bir çaba içinde ama tek beklenen şey kapının açılması ve gidebilecek müjdeli haberi alabilmek. Mahpusun umudu bir mektup ve bir kaç kuruş para. Bende hepsi vardı ama ne yoktu? Bende umut yoktu, o kadar aşağılanmış hissediyorken gelmişti bu mektup. İçime yeni umut tohumları ekmeye gelen bu satırlar, beni yeniden bağlayacaktı bu hayata. Mutlu olamasam da biraz umutlanmak hakkımdı diye düşünüyordum.

İkimizin hayali de aynıysa ortak bir yerde buluşmanın zamanı gelmiş demektir. Mesela sen ve ben aynı hayatta? Bunları derken aynı hayatın uzak uzak yerlerde olabileceğini tahmin edememiştim. Ya da aynı hayatı , farklı şeylerle yaşayabilmeyi. Bir insanı severken, gülüşünü seversin, sesini seversin, sohbetini seversin. Sevmek için illa ki yüzünü görmek şart değil; Yüreğinde duruşunu seversin. Yağmur başladı…Gelse de ıslansak dediği biri olmalı insanın… Gördüğünü herkes sever, sen onda görmediğini bulacaksın. Eğer gerçek aşk istiyorsan; Ten’e değil, kalbe dokunacaksın. Ben herşeyine dokunmuştum, onda eksik ne vardı ki benimle alakalı?

Sen benim görmek için, bakmaya gerek bile duymadığım ezberimsin.. İşte böyle diyerek mi avunsaydım bilmiyordum. Kara kara düşünceler beynimi kemiriyordu. Takvimin en güzel yaprağıydı onu gördüğüm gün. Şimdi her yaprak yüreğime saplanıyor kopunca. Sanki içimde onu büyütemeden öldürüyordum.
“Merhaba sevdiğim; ben o sevmediğin. Bugünde mi geçmedim aklının kıyılarından?” demek geliyor içimden her sabah uyanışımda, kör uykumdan.. Ya çok yanlış zamanda karşılaştık ya da hiç karşılaşmaması gereken iki insandık. Biz neydik bilmiyorum. Sevgili desem değil aşık desem değil bildiğin rastlantıydık işte, ondan öteye gidemedik.…
Umudumu da, onu da bitiriyorum burada..

Kelebek gibidir aşk. Peşinden koştukça senden kaçar. En iyisi bırak uçsun, Belki hiç beklemediğin bir anda gelip omzuna konar. Dur ve dinle! Duyduğun her ayak sesi benim olabilir. Çalan her zilde benim parmağım kalmıştır. Perdeleri ardına kadar kapatma belki karşı binanın çatısında sana el sallayan ben olabilirim. Ben bunları ne yapayım ki, ben bu duyguları zaten köreltmeye başlamıştım içimde. Şimdi o kadar zor ki geri dönmek, onu unutup başkasını sevmek ama bir şeyi anladım çok zormuş sevilmeden sevmek.
Bil ki düşmek değildir insanları üzen.. Elinden tutar gibi yapıp aslında itenlerdir insanı hayata küstüren.
Ben oraya hapsettim. Onu hapsettim kırık bir aşk şarkısı eşliğinde. Hüzne buladım onu. Deniz meltemlerini okşayan saçlarını hapsettim kalbimin kıvrımlarına. Orada artık. Orada ve ne kadar olması gerekiyorsa.

Ve aşk.. Herkesi ona benzetip, Kimseyi onun yerine koyamamaktı..
Aşklara...!



İşlemler


SubaT isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alıntı ile Cevapla
 

Tag Ekle
ben, beni, bile, bir, vardı

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Sizin Yeni Konu Acma Yetkiniz var yok
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Şu Anki Saat: 13:57

SohbetForum.ORG, en iyi Google Chrome ile dolaşılır.



SohbetForum.ORG Forum Yasal Uyarı
Powered by vBulletin® Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
bir SohbetBurada markasidir. Sohbet Designed by core
Search Engine Optimisation provided by DragonByte SEO v2.0.37 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.
Kuruluş: SohbetForum.ORG © 2010-2030
mobil sohbet sohbet mobil sohbet sohbet

İçerik sağlayıcı paylaşım sitelerinden biri olan SohbetForum.ORG Forum, Haber ve Güncel Paylaşım Platformu Adresimizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. SohbetForum.ORG sitesindeki konular yada mesajlar hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler için iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde SohbetForum.ORG yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacaktır.