Emre
19.09.16, 20:51
‘Üstün’ sıfatı, yetenekli öğrenciyi çevreden soyutluyor
Türkiye’de devlet ve özel okullar, üstün zekâlı öğrencilerin sadece yüzde 10’una eğitim imkânı sağlayabiliyor.
Üstün yetenekli çocuğu olan birçok veli, çocuklarının gerekli eğitimi alamadığını dile getiriyor.
İstanbul’da bir grup veli, üstün çocukların yanlış politikalar doğrultusunda körelmesini engellemek için ‘Yüksek Öğrenme Kapasitesine Sahip Öğrenci Velileri Platformu’ kurdu. Onlar çocuklara üstün sıfatıyla yaklaşılmasının en baştan çocuğun psikolojisini olumsuz etkilediğini söylüyor.
Bundan dolayı da üstün kelimesi yerine ‘yüksek öğrenme kapasitesine sahip’ demeyi tercih ediyor. Aynı şekilde üstün çocukların sınıf atlama modelinde yıl olarak değil, konu ve müfredata göre ayarlama yapılması gerektiğini belirtiyorlar.
Veliler, üstün yetenekli öğrencilerin eğitiminde doğru bilinen yanlışlar olduğunu vurguluyor. Başka ailelerin sıkıntı yaşamaması için de hazırladıkları çözüm önerilerini Milli Eğitim Bakanlığı’na sunmayı planlıyor.
Bu velilerden biri olan Madeleine Kura’nın iki üstün yetenekli çocuğu var. Yıllar önce Norveç’ten gelip Türkiye’ye yerleşen Kuru, çocuklarının üstün yetenekli olduğunu anlayınca uzun süre nereye gideceğini bilemediğini ve kendisine herhangi bir yönlendirme yapılmadığını belirtiyor.
Çocuğa üstün denmesinin onu diğer arkadaşlarından soyutladığına dikkat çekiyor: “Dünyadaki birçok ülkede ‘üstün yetenekli-zekâlı’ gibi ifadeler garip karşılanıyor.
Bunun yerine ‘hızlı öğrenen’ veya ‘yüksek potansiyele sahip’ tanımlamalar yapılıyor. Çocuğa üstün dediğinizde ‘ben zaten üstünüm’ psikolojisine kapılabiliyor. Bu da ileriki evrelerde onu olumsuz etkileyebiliyor.”
kaynak:Çocuk eğitiminin püf noktaları (http://www.egitimpusulasi.net)
Türkiye’de devlet ve özel okullar, üstün zekâlı öğrencilerin sadece yüzde 10’una eğitim imkânı sağlayabiliyor.
Üstün yetenekli çocuğu olan birçok veli, çocuklarının gerekli eğitimi alamadığını dile getiriyor.
İstanbul’da bir grup veli, üstün çocukların yanlış politikalar doğrultusunda körelmesini engellemek için ‘Yüksek Öğrenme Kapasitesine Sahip Öğrenci Velileri Platformu’ kurdu. Onlar çocuklara üstün sıfatıyla yaklaşılmasının en baştan çocuğun psikolojisini olumsuz etkilediğini söylüyor.
Bundan dolayı da üstün kelimesi yerine ‘yüksek öğrenme kapasitesine sahip’ demeyi tercih ediyor. Aynı şekilde üstün çocukların sınıf atlama modelinde yıl olarak değil, konu ve müfredata göre ayarlama yapılması gerektiğini belirtiyorlar.
Veliler, üstün yetenekli öğrencilerin eğitiminde doğru bilinen yanlışlar olduğunu vurguluyor. Başka ailelerin sıkıntı yaşamaması için de hazırladıkları çözüm önerilerini Milli Eğitim Bakanlığı’na sunmayı planlıyor.
Bu velilerden biri olan Madeleine Kura’nın iki üstün yetenekli çocuğu var. Yıllar önce Norveç’ten gelip Türkiye’ye yerleşen Kuru, çocuklarının üstün yetenekli olduğunu anlayınca uzun süre nereye gideceğini bilemediğini ve kendisine herhangi bir yönlendirme yapılmadığını belirtiyor.
Çocuğa üstün denmesinin onu diğer arkadaşlarından soyutladığına dikkat çekiyor: “Dünyadaki birçok ülkede ‘üstün yetenekli-zekâlı’ gibi ifadeler garip karşılanıyor.
Bunun yerine ‘hızlı öğrenen’ veya ‘yüksek potansiyele sahip’ tanımlamalar yapılıyor. Çocuğa üstün dediğinizde ‘ben zaten üstünüm’ psikolojisine kapılabiliyor. Bu da ileriki evrelerde onu olumsuz etkileyebiliyor.”
kaynak:Çocuk eğitiminin püf noktaları (http://www.egitimpusulasi.net)